22 Mayıs 2009 Cuma

SON YAPRAK

Ülkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokağının neredeyse tamamı ressamlardan oluşmaktaydı. Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuğla yığınının tepesinde iki kız arkadaşın stüdyoları bulunmaktaydı. Alt katlarında ise yaşlı bir ressam otururdu. Günlerden bir gün kız arkadaşlardan biri zatürree hastalığına yakalandı. Genç kız günden güne eriyordu. Bir gün, arkadaşı resim yaparken o da yatağında pencereden dışarı bakıyor ve sayıyordu... Geriye doğru sayıyordu; "Oniki" dedi, biraz sonra da "onbir"; arkasindan "on", sonra "dokuz"; daha sonra, hemen birbiri ardina "sekiz" ve "yedi". Arkadaşı merakla dışarı baktı. Sayılacak ne vardı acaba? Görünürde sadece kasvetli, bomboş bir avlu ile altı yedi metre ötedeki tuğla evin çıplak duvarı vardı. Budaklı köklerinden çürümüş, yaşlı mı yaşlı bir asma, tuğla duvarın yarı boyuna kadar tırmanmıştı. Dönüp arkadaışna "Neyin var?" diye sordu. Hasta kız fısıltı halinde" altı" dedi. "Artık hızla düşüyorlar. Üç gün önce neredeyse yüz tane vardı. Saymaktan başıma ağrı giriyordu. Ama şimdi kolaylaştı. İşte biri daha gitti. Topu topu beş tane kaldı şimdi." "Beş tane ne?" diye sordu arkadaşı. "Yapraklar, asmanın yaprakları. Sonuncusu da düşünce, ben de mutlaka gideceğim. Hissediyorum bunu." Arkadaşı ona saçmalamamasını söyleyip içmesi için çorba götürdü. Fakat o: "İşte bir tanesi daha gidiyor. Hayır, çorba filan istemiyorum. Bununla geriye dört tane kaldı. Hava kararmadan sonuncusunun da düştüğünü görmek istiyorum.. Ondan sonra ben de gidecegim." diyerek cevap verdi. Genç kız uykuya daldığında arkadaşı da alt katta ki yaşlı ressama ziyarete gitti. Bu sırada yaprak olayını da anlattı yaşlı adama. Yukarı çıktığında arkadaşı uyuyordu. Ertesi sabah hasta kız hemen arkadaşına perdeyi açmasını söyledi. Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yağan yağmur ve şiddetle esen rüzgârdan sonra, bir asma yaprağı hâlâ yerinde duruyordu. Sapına yakın tarafları hâlâ koyu yeşil kalmakla birlikte, testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürümenin sarı rengi gelmiş olan yaprak, yerden altı yedi metre yükseklikteki bir dala yiğitçe asılmış duruyordu. "Bu sonuncusu" dedi hasta kız."Geceleyin mutlaka düşer diye düşünmüştüm. Rüzgârı duydum. Bugün düşecektir, o düştüğü an ben de öleceğim." Ağır ağır geçen gün sona erdiğinde onlar, alacakaranlıkta bile, asma yaprağının duvarın önünde sapına tutunmakta olduğunu görebiliyorlardı. Derken şiddetli yağmur tekrar başladı. Hava yeteri kadar aydınlanır aydınlanmaz, genç kız hemen perdenin açılmasını istedi. Asma yaprağı hâlâ yerindeydi. Genç kız, yattığı yerden uzun uzun yaprağı seyretti. Sonra arkadaşına seslendi. "Münasebetsizlik ettim. Benim ne kötü bir insan olduğumu göstermek istercesine, bir kuvvet o son yaprağı orada tuttu. Ölümü istemek günahtır. Şimdi biraz bana çorba verebilirsin." dedi. Akşamüstü gelen doktor ayrılırken; şimdi alt kattaki bir hastaya bakmam gerekiyor. Yaşlı bir ressammış sanırım. O da zatürree. Yaşlı adamcağız çok ağır bir durumda, kurtulma umudu yok ama daha rahat eder diye bugün hastaneye kaldırılıyor dedi. Ertesi gün doktor : "Tehlikeyi atlattınız, siz kazandınız." dedi. O gün öğleden sonra arkadaşı artık iyileşmiş olan arkadaşına alt kattaki yaşlı adamı anlattı. Yaşlı adam iki gün hastanede yattıktan sonra ölmüş. Hastalandığı günün sabahı kapıcı onu, odasında sancıdan kıvranırken bulmuş. Pabuçları, elbisesi baştan aşağı sırılsıklam, her yanı buz gibi bir haldeymiş. Öyle korkunç bir gecede nereye çıktığına akıl sır erdirememişti kimse. Sonra, hâlâ yanık duran bir gemici feneri, yerinden sürüklene sürüklene çıkarılmış bir portatif merdiven, bir de üstünde birbirine karışmış sarı, yeşil boyalarla bir palet ve sağa sola saçılmış bir kaç fırça bulmuşlar. O zaman o son yaprağın sırrı da çözüldü. Rüzgâr estiği zaman bile yerinden oynamayan yaprak, yaşlı ressamın şaheseriydi. Yaşlı adam, son yaprağın düştüğü gece oraya bir yaprak resmi yapıp yapıştırmıştı.

3 Mayıs 2009 Pazar

Radyo Tiyatroları

Sizin için Birbirinden heyecanlı ve birbirinden güzel Radyo Tiyatroları.İstediğiniz Tiyatroya tıklayın.Açılan sayfada aynı numaralı tiyatroya tıklayarak dinleyebilirsiniz.Çok heyecanlı ve sürükleyici olduğunu göreceksiniz :)) İyi dinlemeler... Yorumlarınızı bekliyoruz...
  1. Peşin Hüküm
  2. Telefondaki Sesler
  3. Telefondaki Sesler - Yedek Link
  4. Park Cinayeti
  5. Şahit
  6. Şahit - Yedek Link
  7. Kadın Düşmanı
  8. Lucky Carter'ı Kim Öldürdü
  9. Yalnız Efe
  10. Yalnız Efe - Yedek Link
  11. İki Kişilik Adam
  12. İki Kişilik Adam - Yedek Link
  13. İki Yüzlü Kadın
  14. Uçurum
  15. Arzunun Bedeli
  16. İyiliğin Bedeli
  17. Yankesici
  18. Yankesici - Yedek Link
  19. Garip Cinayetler
  20. Kendini Arayan Kadın
  21. İntikam
  22. Geç Gelen Adalet
  23. Katilini Yakalatan Kurban
  24. Okçu
  25. Kodin
  26. Tövbe
  27. Ağalık Bu Mu?
  28. Ölüm Oyunu
  29. Beyaz Geceler
  30. Patroniçenin Kızı
  31. Tabuttaki Servet
  32. Deniz Altında 180 Gün
  33. Mumyalar
  34. Bir Eskimo Kızın Romanı
  35. Aslan Yürekli Memiş
  36. Milyarder
  37. Tehlikeli Uçuş
  38. Şöminedeki Katil
  39. Küçük Milyarder
  40. Üç Nasihat
  41. Ölüm Kamyonu
  42. Niyazi Diye Biri
  43. Sevgiye Hasret Kalanlar
  44. Ölüm Bekleyişi
  45. Ya Katil Ben Olsaydım
  46. Serseri
  47. Vicdan Azabı
  48. Organ Nakli
  49. Bir İdam Mahkumunun Son Günü
  50. Adet Böyle
  51. Palto
  52. Yunus Emre
  53. Yunus Emre - Yedek Link
  54. Ferman Ve Hukuk
  55. Acemi Kapıcılar
  56. İşportacı
  57. Kaybolan Kadın
  58. Komşunun Hanımı
  59. Beni Sevdiğini Söyle
  60. Kaynana
  61. Mumin Pehlivan
  62. Mumin Pehlivan - Yedek Link
  63. Köşkte Cinayet
  64. Şapkacı Kadın
  65. Çocuk Bürosu
  66. Canlı Ölüm
  67. Can Borcu
  68. Hızlı Güreşçiler
  69. Uyuşturucu Batağı
  70. Tiyatroda Cinayet
  71. Perde Arkası
  72. Şehir Sevdalıları
  73. Kapalı Zarfın Esrarı
  74. Mazlumun Ahı
  75. Mavi Boncuklu Kutunun Esrarı
  76. Son Yumruk
  77. Kurnaz Acemi Soyguncu
  78. Balaban
  79. Vahşi Oyun