29 Nisan 2009 Çarşamba

AFFET BABACIĞIM

Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle
sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde
bir fazlalık olduğunu düşünüyordu.
Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu.
Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve
"Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak"
diyerek rest çekti... Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.

Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası,
sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı.
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında.
Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla
karşılaşmıştı. Hâlâ onu ölürcesine seviyordu.

Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve
kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce
avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı
kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını.
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak,
böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı.

Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan
sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve
kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can,
"Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince
onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular.

Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı.
Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı.
Minik Can, sürekli babasına "Baba nereye gidiyoruz ?"
diye soruyor ama cevap alamıyordu.
Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan
yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve
torununa belli etmemeye çalışıyordu.

Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine
ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki
dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu.
Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve
arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi.
Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da
babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.

Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu.
Barakanın içinde fırtına vardı adeta.
Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden
üşümeye başlamıştı.Yarın yine gelir bir yorgan ve
birkaç battaniye getiririm diye düşündü.

Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi.
O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak
saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından
bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti,
içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu.
Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu.
Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın
vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu.

Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi,
yanaklarını ve ellerini defalarca öptü.
Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de
kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve
Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti.
Arabaya bindiler.

Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı,
neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye.
Verecek hiçbir cevap bulamıyordu,
annen böyle istiyor diyemiyordu.
Can: "Baba, sen yaşlandığında ben de seni
buraya mı getireceğim?" diye sorunca dünyası
başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte
deliler gibi geri çevirdi arabayı.
Barakaya ulaştığında "Beni affet baba." diyerek
babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış
çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.
Oğlu: "Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım
için beni affet!" diye hatasını belli ediyordu...
Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu...
"Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı
dağ başına atmadım ki, sen beni atasın...
Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum."

27 Nisan 2009 Pazartesi

For "ADA" .... Although & Even Though

Although & Even Though are used to express an unexpected result, giving in/concession or contrast. Combine the sentences using "although" or "even though". You can add more to these sentences as well if you want to.
1. It was raining. We went to the beach.
2. We were tired. We continued working.
3. It was getting late. We decided to stay and talk a little longer.
4. She has to drive twenty minutes to get to his house. She gave him a ride home, which was very nice of her.
5. It was very cold out. We decided to go for a walk in the park.
6. She was getting impatient and wanted to leave. He stayed at the computer for a little while longer.
7. The roads were really bad, and many people decided not to drive that night. We went to the market anyway.
8. The prices are a little higher at that supermarket. We like to go shopping there anyway.
9. He's extremely afraid of traveling by airplane. We were able to convince him to go with us.
10. They said they were on a diet. They had chocolate cake for dessert.


Though ve although arasında sınav mantalitesi açısından tek fark kullanım yerleridir.

Though bu bağlamda although a ve even though a göre daha kapsamlı bir kullanıma sahiptir.Cümlenin farklı yerlerinde ( başta, ortada, sonda ) though rahatlıkla kullanılabilirken , although ve even though için aynı rahatlık söz konusu değildir. Bu ikili sadece cümle başlarına gelerek contrast anlamı katarlar.





Bu bağlaç, belirtilen bir durumdan beklenmeyen bir sonucun çıktığını belirtmeye yarar. Beklenmeyen sonucun söylendiği cümlede kullanıl-
malıdır. Üçü de aynı anlama gelmekle birlikte En güçlü ifade EVEN THOUGH , en zayıf ifade ise THOUGH ile ifade edilir. İki cümle arasında zaman farkı olabilir.

Although Maria is a clever student, she didn't receive a scholarship.
Maria zeki bir öğrenci olmasına rağmen, okul bursu almadı.

Maria didn't receive a scholarship although she is a clever student.
Maria okul bursunu zeki bir öğrenci olmasına rağmen almadı.

Though it is raining, they swam in the pool.
They swam in the pool though it rained.
Yağmasına rağmen havuzda yüzdüler

Even though the doctor doesn't let him play football, he is playing.
He is playing football even though the doctor doesn't let him.
Doktor izin vermemesine rağmen futbol oynuyor.

EXERCISES:
A: Rewrite these sentences with "although", "even though" etc.
1. Semih has got a lot of money. He doesn't buy expensive things.
………………………………………………………………………. .
2. Sabancı is very rich. He goes to work by bus.
………………………………………………………………………. .
3. Mark worked on the farm. He was very tired.
………………………………………………………………………. .
4. Andy spends a lot of money. He is very poor.
………………………………………………………………………. .
5.Andy wasn't able to open the door. He had a key.
……………………………………………………………………….

22 Nisan 2009 Çarşamba

16 OLAĞANÜSTÜ GERÇEK


İnsanlar kendi vücutlarını tepeden tırnağa bildiklerini söylerler. Fakat bu haberi okuduktan sonra vücudunuz hakkında o kadar da çok bilginiz olmadığını göreceksiniz.

Howstuffworks adlı internet sitesinde yer alan habere göre, vücudunuz hakkında sizi şaşırtacak 16 olağanüstü gerçek:

1. Dil izi: Eğer kimliğinizi saklamak isterseniz, dilinizi çıkarmayın. Parmak izine benzer şekilde, herkes tek ve benzersiz bir dil izine sahip.

2. Döküntü: Evde tüy dökme derdinden şikayetçi olan sadece evcil hayvanınız değil. İnsanlar her saat yaklaşık 600 bin deri partikülü döküyor. Bu her yıl yaklaşık 680 gram tutuyor, bu nedenle ortalama bir insan 70 yaşına kadar yaklaşık 48 kg deri dökmüş oluyor.

3. Kemik sayısı: Yetişkinlerde bir bebekten daha az kemik bulunuyor. Doğduğumuzda 350 kemiğe sahip oluyoruz, ancak gelişim süreci boyunca kemikler eriyip birbiriyle kaynaşıyor ve yetişkin olduğumuzda sadece 206 kemiğimiz kalıyor.

4. Yeni mide: Mide mukozasının dış tabakası ömrü çok kısa olduğu için 3-4 günde yenilendiğini biliyor muydunuz? Eğer yenilenmeseydi, midenizdeki yiyecekleri hazmetmek için kullanılan güçlü asitler, aynı zamanda midene de zarar verecektir.

5. Koku hatırlama: Burnumuz köpekler kadar hassas değil, ancak 50 bin farklı kokuyu hatırlayabilir.

6. Uzun bağırsaklar: İnce bağırsağın uzunluğu yetişkin bir insanın boyunun yaklaşık 4 katı uzunluğundadır. Eğer geriye doğru katlanmasaydı, 5-6 metrelik uzunluğu karın boşluğuna sığmazdı.

7. Bakteri: Bu cilt için gereklidir. İnsan vücudunda cildin her santimetre karesinde yaklaşık 32 milyon bakteri yaşıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu zararsız.

8. Vücut kokusunun kaynağı: Koltuk altı gibi kokan ayakların kaynağı terdir. İnsanlar ayaklarından da terler. Bir çift ayak 500 bin ter bezine sahiptir ve günde yarım litre ter oluşturabiliyor.

9. Hapşırma hızı: Hapşırık havada saatte 161 km hızla gidebiliyor. Bu nedenle hapşırınca burnunuz ve ağzınızı kapatmalısınız.

10. Kan aralığı: Eritrosit olarak bilinen kan hücreleri bikonkav (iki yanı çukur) diskler şeklindedir. Kan uzun bir yolda seyahat eder. İnsan vücudunda yaklaşık 96 bin 560 km kan damarı bulunuyor. Çok çalışkan olan kalp her gün damarların içine 7 bin 571 litre kan pompalıyor.

11. Tükürük miktarı: Tükürüğünüzün içinde yüzmek istemeyebilirsiniz, fakat biriktirseydiniz bunu yapabilirdiniz. Çünkü, bir ömür boyunca insan 25 bin litre tükürük üretiyor. Bu miktar 2 yüzme havuzunu doldurmaya yeter.

12. Horlama sesi: 60'lı yaşlarda, erkeklerin yüzde 60'ı ve kadınların yüzde 40'ı horluyor. Horlama ortalama 60 desibelken, horlama seviyesi bazı kişilerde 80 desibelin üzerine çıkabiliyor. 80 desibel seviyesindeki ses havalı matkabın çıkardığı ses kadar yüksektir. 85 desibelin üzerindeki sesler insan kulağına zarar verdiği saptanmıştır.

13. Saç rengi ve sayısı: Sarışınlar daha eğlenceli olabilir ya da olmayabilir, ancak sarışınlar kesinlikle daha fazla saça sahipler. Saç rengi saçımızın ne kadar sık olduğunu belirlememize yardımcı oluyor. Buna göre sarışınlar en üst sırada yer alıyor. Bir insanda ortalama 100 bin saç kılı bulunurken, sarışınlarda bu sayı ortalama 146 bin. Siyah saçlı insanlar yaklaşık 110 bin saç kılına sahip, kahverengi saçlı insanlarda ise 100 bin saç kılı bulunuyor. Kızıl saçlı insanların ise saç kılı daha az yaklaşık 86 bin kadar.

14. Tırnak gelişimi: Eğer el tırnaklarınızı ayak tırnaklarınızdan daha sık kesiyorsanız, bu doğaldır. El tırnaklarımız daha çok kullanıldığı için daha hızlı uzuyorlar. Elimizin tırnakları 0,5 - 0,6 mm hızla uzar. Yani kesilmezlerse yılda 2,5 - 3,0 santimetre uzunluğa ulaşabilirler. Ayak tırnaklarının uzama hızı bunun dörtte biri kadardır. En hızlı uzayan tırnak orta parmağın tırnağıdır.

15. Baş ağırlığı: Bebekler doğduklarında başlarını tutamazlar. İnsan başı doğduğunda vücudumuzun toplam uzunluğunun dörtte biri kadardır. Fakat, yetişkin olduğumuzda bu oran toplam uzunluğumuzun 8'de birine ulaşır.

16. Uyku ihtiyacı: Eğer iyi bir gece uykusu için öldüğünüzü söylerseniz, tam anlamıyla bunu kastediyorsunus. Haftalarca bir şey yemezseniz ölmezsiniz, fakat 11 günden sonra uykusuzluğa dayanamazsınız, sonsuza kadar uyup kalırsınız.